| BAZI FIKRALAR | |
|
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 2:57 pm | |
| Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası göz kulak oluyordu. Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde "çay seti" oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu. Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu. Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti. Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi: "Uzanabildiği tek su kaynağının tuvalet olduğunu biliyorsun, değil mi?"
| |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 3:02 pm | |
| Sarışın bir afet, köprüye çıkmış intihar etmek düşüncesiyle. Tam o sırada köprüden geçmekte olan cabriolet bir araç içindeki yakışıklı yurdum insanı inmiş ve ellerini uzatmış: "Hanımefendi neden ölesiniz ki. İstediğiniz yeni bir hayatsa tutun elimden. Ben makina mühendisiyim. Ve yarın gemiyle Amerika' ya gidiyorum. Dilerseniz sizi de kaçak olarak gemiye bindirebilirim." demiş. Çaresiz sarışının pek hoşuna gitmiş bu teklif ve inmiş lüks spor arabayla uzaklaşmışlar gözden. Ertesi gün adam gerçekten gizlice gemiye bindirmiş sarışını. Gün içinde sarışına gizli gizli yemekler getirmeyi de ihmal etmemiş. Sarışında geceleri adamla birlikte olarak yapılan iyiliğin karşılığını kendince ödüyormuş. Aradan bir iki ay geçmiş. Kaptan bir gün gemiyi kolacan ederken bizim sarışına rastlamış saklandığı yerde. "Sende kimsin?" diye sormuş. Sarışın kısaca anlatmış başından geçenleri ve "İşte o hayatımı kurtaran yakışıklı personeliniz beni gemiye gizlice bindirdi. Bunca zaman gizlice yemek getirerek beni aç bırakmadı. Bende bunun karşılığında geceleri onunla birlikte oluyorum" demiş. Kaptan kahkahayla gülmeye başlamış ve demiş ki: "KIZIM GECELERİ GÜZEL VAKİT GEÇİRDİĞİNİZE HİÇ ŞÜPHEM YOK. AMA BU GEMİ AMERİKA'YA GİTMEZ. KADIKÖY-EMİNÖNÜN VAPURU BU!..." | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 3:04 pm | |
| Kadının birinin bir gün golf oynarken topu ormana kaçmış. Topunu aramaya koyulmuş ve bu sırada tuzağa yakalanmış bir kurbağa görmüş. Kurbağa ona, "Beni bu tuzaktan kurtarırsan, senin 3 dileğini yerine getireceğim" demiş. Kadın onu kurtarmış, kurbağa da "Teşekkür ederim, ama sana dileklerinle ilgili bir koşulu söylemeyi unuttum. Ne dilersen dile, kocan 10 kat iyisine veya fazlasına sahip olacak!" demiş. Kadın "Tamam" diyerek kurbağaya dileklerini söylemeye başlamış.
İlk dilek olarak Dünya'daki en güzel kadını olmak istemiş. Kurbağa onu uyarmış. "Bu dilek, senin kocanı da Dünya'nın en yakışıklı adamı yapacak ve kadınlar onun başına üşüşecek" demiş. Kadın ise; "Bu önemli değil, çünkü ben nasıl olsa Dünya'nın en güzel kadını olacağım ve sonuçta da onun gözü benden başkasını görmeyecek" demiş. Böylece Dünya'daki en güzel kadın olmuş.
İkinci dilek olarak, Dünya'daki en zengin kadın olmak istemiş. Kurbağa kadını yine uyarmış: "Bu kocanı da Dünya'daki en zengin adam yapacak, senden de 10 kat zengin olacak" demiş. Kadın; "Bu da önemli değil, çünkü benim olan onun, onun olan da benimdir" demiş ve böylece Dünya'daki zengin kadın oluvermiş.
Kurbağa, üçüncü dileğini sorduğunda ise kadın; "Hafif bir kalp krizi geçirmek istiyorum" demiş… | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 3:56 pm | |
| Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor.İçinden Allah'a şöyle bir dua edeceği tutuyor:
-'Allah'ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin rahatı için çalışıyorum. Eşim ise sadece oturuyor. Ne olur, bir gün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı görmesini sağla.'
Hikaye bu ya, birdenbire adamın dileği yerine geliyor. Ertesi sabah karısının bedeninde uyanıyor.
Hemen yataktan fırlıyor. Eşinin kahvaltısını hazırlıyor. Çocuklarını uyandırıyor. Elbiselerini hazırlıyor. Onların da kahvaltılarını yaptırıyor. Beslenme çantalarını hazırlıyor. Çocukları okula götürüyor. Ev e dönüp, evi toparlıyor. Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor. Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon faturasını ödemek için bankaya gidip sıraya giriyor. Faturayı ödedikten ve temizlikçiye uğradıktan sonra, akşam yemeği için alışverişe gidiyor. Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.
Bu arada öğlen oluyor. Evi süpürmeye başlıyor. Eşyaların tozunu alıyor. Mutfağı siliyor. Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor. Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor. Yolda onlarla sohbet ediyor. Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor. Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma masalarına oturmalarını sağlıyor. Süt ve kek getiriyor. Bu arada yıkadığı çamaşırları üt ülemesi gerekiyor. Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar vaktinin kaldığını fark ediyor. Hemen patatesleri soymaya başlıyor. Salata malzemelerini yıkıyor. Pilav için pirinci ıslatıyor. Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor. Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları yerleştirirken buluyor. Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor. Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor. Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri kontrol ettikten sonra çocukları yatırıyor. Onlara hikaye okuyor. Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona dönüyor ki, eşi onu yatak odasına çağırıyor. Ne de olsa , adamcağız bütün gün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi rahatlaması ve gevşemesi gerekiyor. Bu da zaten o nun görevi.
Ertesi sabah uyandığında hemen Allah'a yalvarmaya başlıyor :
'Allah'ım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum. Karımın hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım. Lütfen beni eski halime döndür.'
Allah cevap veriyor : -'Evet, dersini aldığını görüyorum. Herşeyi değiştireceğim ama maalesef 9 ay beklemek zorundasın, çünkü dün gece hamile kaldın ... | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| |
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 4:01 pm | |
| Bakan olan görgüsüz birisi şöförüne sorar. "Şöför söyle bakalım eşekle şöför arasında ne fark vardır? " Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir sekilde; "Bilemedim bakanım" diyor Bakan cevap olarak: "Eşeğe çüs diyince, şoföre ise dur diyince durur" demiş. Bunun üzerine şöför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan olduğu için birşey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şöför bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım?" der. Bakan da: "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?" Bakan bir süresonra: "Bulamadım şöför söyle bakalım" diyor. Bunun üzerine şöför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadım... | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 4:04 pm | |
| Milletvekilinin biri, bir köyü gezerken, bağlı olduğu değirmeni döndüren bir eşek görmüş. Yanındaki köylüye sormuş; Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor ? Efendim, demiş köylü, o zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince tekrar harekete başlıyor. Akıllıca ,demiş vekil peki eşek olduğu yerde durupta başını sağa sola sallarsa nereden anlayacaksın durduğunu? Anlayamam ama, ne gezer efendim sizin gibi akıllı eşek buralarda… | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 4:21 pm | |
| Ağ alma komşu al.
Orjinal program kullananı dokuz ağdan kovarlar.
Avi. gelen yerden mp3 esirgenmez.
Bugünün işini görev zamanlayıcısına bırakma.
Beleş anti-virüs programı; virüsü türkü çağıra çağıra ararmış.
Dos kocamış; windowsun maskarası olmuş.
'Kazaa' yüklüyorum demez.
Hard diski virüs bassa norton'a vız gelir. Sora sora aaaaa bulunur.
Bin gigabyte'ın olsa da, bir gigabyte'ı olana danış.
Zip'le yatan rar'la kalkar.
İşletim sistemi windows olanın, başı beladan kurtulmaz.
Eceli gelen windows mavi ekrana düşer.
Yazılımsız donanım, donanımsız yazılım olmaz.
Ram'sız windows oynamaz.
Sakınan diskte bad sektör çıkar.
Pc'ye mac vermişler, hani benim akvaryumum demiş.
Dos işler windows övünür.
Ak anti-virüs kara gün içindir.
Hatasız program olmaz.
Bana işlemcini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Bir virüse sistem yakma.
Paran çoksa yeni bilgisayardan bıkma, işin yoksa chatten çıkma.
Formatlanmış diskin davası olmaz.
Eski dos'tan windows olmaz.
Reset'te keramet vardır.
Windows'unu açık unutanın ziyaretçisi pek olur.
Windows'a service pack de yüklesen, windows yine windows'tur.
Windows'u seven maviye katlanır.
Çökecek windows bilgisayarda durmaz.
Khtmersky'nin olmadığı yerde norton'a abdurrahman çelebi derler.
Yazıcının şahidi tarayıcı.
Dağ dağa kavuşmaz, bilgisayar bilgisayara kavuşur.
| |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:23 pm | |
| Temel Ankara da bir Bakan tanıdığına gider ve kendisini bir işe koymasını ister..Bakan; - Nasıl bi iş isteysun? - Hapushanede gardiyan olarak çalışmak isteyrum Bakan şaşırır, ama Temel in işini de yapar ...Temel bakanın yanından ayrılırken hiç birşey demez.. Bu durum karşısında fena halde bozulan bakan Temel' e - Ne biçim adamsun ...Der demez, Temel - Ey gidi bakanum, senun bana emeğin çoktur. Teşekkür da bişe midur? Sen hele içeri düş de ben sana gözüm gibi bakarum... | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:33 pm | |
| Bir Amerikalı ile Japon safariye çıkmışlar. Her ikisi de son teknolojik silahları da birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar. Derken uzakta bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş. Ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. Fakat o da karavana. Aslan bizimkileri farkedince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış. Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş: -Ne o, aslandan hizlı mı koşacaksın? -Yoo, senden hızlı koşsam yeter. | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:33 pm | |
| Hitler ele geçirilen İngiliz, Fransız ve Yahudi üç esire bir şans tanımak istemiş. "Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş.
İngilize sormuş:
- Titanik kaç yılında battı?
İngiliz hemen cevap vermiş:
- 1912...
Hitler İngilizi göndermiş, Fransıza sormuş bu kez:
- Titanik'te kaç kişi öldü?
Fransız cevap vermiş:
- 1050...
"Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış.
Ve Yahudi'ye dönmüş:
- Say lan şimdi tek tek ölenlerin isimlerini!!! | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:34 pm | |
| Üç sarışın, detektif olmak üzere polis teşkilatına müracaat etmişler. Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek işi Komiser Kâzıma düşmüş.
Komiser Kâzım birinci kıza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve;
- Söyle kızım bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?
Kız şöyle bir durmuş ve;
- Çok kolay adam tek gözlü...
Komiser Kâzım resme bakmış ve;
- Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş, tabii tek göz göreceksin.
Aynı resmi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve;
- Bana bak diye ilave etmiş, Doğru dürüst bir cevap ver!
İkinci kız;
- Bu adamı tanımak çok kolay çünkü adamın tek kulağı var.
Komiser Kâzım "kızım" diye bağırmış. "Bu resim profilden dedik ya! Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz! Onun için kaç gözü, kaç kulağı olduğunu bilemeyiz."
Kâzım üçüncü kıza;
- Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış, beni çıldırtma bu adamın bariz özelliği nedir?! Bu adamı ileride nasıl tanırsın?
Kız; "Bu adam lens takıyor" diye cevap vermiş. Komiser Kâzım şaşkın şaşkın resme bakmış, ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış. Merak etmiş; adamın dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş.
Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde;
- Aferin be kızım doğru bilmişsin, şimdi söyle bakalım bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?..
Kız;
- Çok kolay tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya!.. | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:35 pm | |
| Temel, Cemal´e sorar:
- Bu cün öğle çok cüzel bir şey yedum; pil pakalum nedur?
- Ola ne pileyum?!
- Pi golayluk edeyrüm sağaa... Yeduğum şey "P" ile başlayiii...
- Pilav?!..
- Yok...
- Pirasa?..
- Yok...
- Pasturma?!
- Yok!..
- Eeeee pilemedum; sen söyle hele!..
- Pamya!.. | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:35 pm | |
| Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş:
"Güm Güm Güm!!!"
İçeriden seslenmişler:
- Kim o?
Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
"Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!"
İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar.
Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış:
"Güm Güm Güm!!!"
İçeriden sormuşlar: “Kim o?”
Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
“Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!”
İçeriden hemen cevaplamışlar:
- Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi!..
Dışarıdan yine ses gelmiş:
- Biz mehter takımıyız; ancak geldik!!! | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR C.tesi Ocak 24, 2009 6:40 pm | |
| Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören... Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi... Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım...
Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor... İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı...
Birinde "Ben koyu bir Hıristiyan'ım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı. Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudi'yim." yazıyor.
Tabii ki; kiliseden çıkanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar.
Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok.
Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudi'yim" yazısı taşıyana sokuluyor.
"Bana bak kardeş" diyor , "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten. Bence çıkar o yazıyı boynundan; sen de su Hıristiyan gibi..." deyince, boynunda "Yahudi'yim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor:
- Heey! Salamon!.. Herife bak be; gelmiş bize ticaret öğretiyor!? | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR Ptsi Ocak 26, 2009 10:46 am | |
| Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından kalınca doğru hocasına gider: -"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve beni cezalandırıyorsunuz. İşin bu yanını hiç düşündünüz mü?" -"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek, yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?" -"İyi. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben size soracağım. Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı geçirteceksiniz. (Hocanın keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.) Ve öğrenci sorar: -"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olup, yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?" Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. İddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır. Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar. Öğrenci hemen cevap verir: -"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz. Bu yasal ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var. Bu mantıklı ama yasal değil. Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz. Bu da ne mantıklı, ne de yasal." | |
|
| |
ONUR ADMİN-KURUCU
Mesaj Sayısı : 166 Yaş : 30 Takma İsim : KIZIL ŞAMAN Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Geri: BAZI FIKRALAR Ptsi Ocak 26, 2009 11:53 am | |
| Ben markete ekmek almaya gitmiştim, ekmeğin ücretini ödemek için sıraya girdim. Benim önümde de 35-40 yaşlarında bi adam sigara istedi kasiyerden. Kasiyer sigarayı uzattı, adam sigarayı alıp üzerindeki yazıyı okudu. Şöyle yazıyordu sigaranın üzerinde: "Sigara içmek spermlere zarar verir ve cinsel iktidarsızlığa sebep olur." Adam bu yazıyı okuduktan sonra kasiyere: "Kardeş sen diğer sigarayı ver, o sigara öldürür yazısı olandan"
YAŞANMIŞTIR (BİZZAT)
| |
|
| |
| BAZI FIKRALAR | |
|